Uzun zaman olmuş Stephen King okumayalı. Yeni kitabına olan övgüleri görüp, bir de yanıma kitap almadan haftasonu kaçamağı yapmışken bir d&r bulup alıp çıktım hemen. Şezlonga yayılıp 2 gün sonradönülecek olan monton iş hayatını aklımın ucuna bile getirmeyerek daha doğrusu kitabın kapağını açarak gerçek yaşamdan koparak soluksuz bir okuma gerçekleştirdim. :)
tam bir yaz kitabı Diriliş. Çocukken yaşadıkları kasabaya gelen rahiple yıllar sonra gerçekleşen buluşma sonrasında vuku bulan olayları okuyoruz. pek içerikten bahsetmek istemiyorum ancak Rahip Tesla özelliği taşıyor :) Şimşeğe elektriğe meraklı :) Kahramanımız da tutunamayan bir zavallıyken elektrikle özüne dönen biri :) hiç ipucu vermedim bence :)
Stephen King yine harikalar yaratmış. Napayım şu cümleyi kurmayayıp da. Güzel olan haftasonu keyfimi daha da keyifli hale getirdi az bile bu cümle. Altın Kitaplar sevdiğim bir yayınevi zaten. Onun için baskı, çeviri, sayfa yapısına diyeceğim yok. Ancak kapaktaki karavanlı bir kitap ayracı da şık olurdu hani :)
neyse herkese keyifli okumalar ...
gel gidelim güneyleree
13 Temmuz 2015 Pazartesi
8 Haziran 2015 Pazartesi
BİZ VARIZ
BU KİTABIN GELİRİ OTİZM VAKFINA BAĞIŞLANACAKTIR
#bizvarız #minvalyayınları #otizm
Benden önce biz diyebilmek için,
İnsana insan olarak değer vermek için,
Zamanı yardıma çevirmek için,
Varlığımızla destek olmak için,
Asıl olan beraberliği sağlamak için,
Rahat bir gelecek için,
Işık olup aydınlatmak için,
Zamanı geldi…
#bizvarız #minvalyayınları #otizm
Benden önce biz diyebilmek için,
İnsana insan olarak değer vermek için,
Zamanı yardıma çevirmek için,
Varlığımızla destek olmak için,
Asıl olan beraberliği sağlamak için,
Rahat bir gelecek için,
Işık olup aydınlatmak için,
Zamanı geldi…
7 Haziran 2015 Pazar
ATLAR KADAR ÖZGÜR
Jeannette Walls ve Kafka yayıneviyle bu kitapla tanıştım doğrusu.Sayfalar göz yormayan ve kapağı da oldukça hoşuma gitti. Pek bilinmediğinden dolaysısıyla da pek yorum yapılmadığından rastlantı sonucu almıştım. Ve de bu kadar iyi olacağını düşünmemiştim :)
Jeannette Walls anneannesinin hayatını romanlaştırmış. Roman gibi karakter olduğundan romanda iyi işlemiş ve yazım tekniğiyle de sürükleyici bir okuma gerçekleştirmiş. Kitapta çiftlik hayatında gözünü açmış Lilly'nin dolu dolu, hayatı doyasıya yaşayarak geçen günleri anlatılmış. Biyografi tarzı olsaydı sıkıcı ve de bu derece sürükleyici olmazdı. Yazar iyi ki böyle bir yolu seçerek yapıtını okuyucuya sunmuş. Ben çok beğendim kitabı. Tam yazlık kitap , sürükleyici olmasaydı fırlatıp atardım :) Artık havalar ısındı ve kaliteli ama sürükleyici kitaplar okuma zamanı :)
Herkese iyi okumalar :)
Jeannette Walls anneannesinin hayatını romanlaştırmış. Roman gibi karakter olduğundan romanda iyi işlemiş ve yazım tekniğiyle de sürükleyici bir okuma gerçekleştirmiş. Kitapta çiftlik hayatında gözünü açmış Lilly'nin dolu dolu, hayatı doyasıya yaşayarak geçen günleri anlatılmış. Biyografi tarzı olsaydı sıkıcı ve de bu derece sürükleyici olmazdı. Yazar iyi ki böyle bir yolu seçerek yapıtını okuyucuya sunmuş. Ben çok beğendim kitabı. Tam yazlık kitap , sürükleyici olmasaydı fırlatıp atardım :) Artık havalar ısındı ve kaliteli ama sürükleyici kitaplar okuma zamanı :)
Herkese iyi okumalar :)
2 Haziran 2015 Salı
KARAMAZOV KARDEŞLER
Dostoyevski kitaplarını da bu kitapla tüketmiş bulunmaktayım. Genelde en çok sevdiğim kitapları hep en son okumada karşıma çıkmış olur ama öyle olmadı. Kötü müydü hayır ama en iyisi değildi. Beyaz geceler tahtını kaptırmamış oldu :)
Kitabımızın Ergin Altay çevirisiyle İletişim Yayıncılıktan çıkmış olan basımını okdudum. Bin küsür sayfaydı. Gerçi ön söz ve son sözleri saymazsak 900 sayfa falan oluyor. Doğrusu ön sözü atladım.ve tarih sıralaması olan kısımlar yer alıyor iletişim klasiklerinde. Dönemi aydınlatan bir kronolojik sıralama bunlar ancak ben bunu gereksiz bulup atladım. kitabın son bölümünde de 2 tane son söz bulnuyor. bunları da kitap bitiminden 2 gün sonra okuudum :)
Kitaba gelecek olursak Dostoyevskinin son ve eşsiz kitabı yine bir şaheser. Kötü bir yorum yapamam inanılmaz etlkileniyorum her Dostoyevski okuduğumda ama en başta da dediğim gibi en iyisi değil. Doğrusu ben farklı bir okuma bekliyordum daha çok kumar daha çok ahlaksızlıklar yer alacak diye.Çünkü belli bir edebi bilginliğinde olan biri için Karamazov denilince kafada şekillenmiştir duyumlarla, okumalarla. Ama öyle değilmiş. Ben Dostoyevskinin samimiyetine hayranım. Her kitabında aşırıya kaçmadan hastalıklı tiplerle karşılaştırıyor okuyucuyu. Karamazovluk da Oblomovluk gibi Rusyada yer edinmiş bir kavram. Aslında yazarın üçleme şeklinde çıkaracağı bir eserr olarak düşünülmüştür eleştirenler açısından. Evet eleştirileri okudğumda bunun gayet mantıklı olduğunu düşündüm ama ömür yetmemiş ne yazık ki. Aynı şeklide Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'u için de bu tarz eleştirler okumuştum.
Neyse efendim okumama gelecek olursa benim açımdan uzun bir okuma süreci oldu. Kitabın akıcılığından değil zamanım yoktu. Sürekli iş gezilerinden dolayı evden uzaktım doğrusu yanıma da bu tür her tür ağır kitapları da almam . Onun için evde bulunduğum zamanlarda okuyup bitirdim. Çok sevdim,kötü bile olsa severdim :)) Dmitri,İvan ve Alyoşa kardeşlerle ve onların babalarıyla tanışmak oldukça keyifliydi ama yetmedi doğrusu. Hepsinin ayrı bir hikayesi olmalıydı. Bunca sayfada bu kadar mı olay oldu şimdi dedim kitap bittiğinde :) Rusların kötü bir faaliyet gerçekleştiriken bile canımlı cicimli tavırlarına hep bitmişimdir. Dostoyevski yine çok güzel işlemişti bunu. Şimdi en sevdiğim yazarın tüm kitaplarını okumuş olunca ne yapacağım dedim :( Edebi incelemelere başlarım diyorum da yaz geldi . artık popüler, yazlık, sıcak havalara uygun sayfa çevirmede hız kazanacağım kitaplar gerekli. onun için klasiklere ara verip yeni çıkan popüler kitaplara dalma zamanı :)
herkese iyi okumalar :)
Kitabımızın Ergin Altay çevirisiyle İletişim Yayıncılıktan çıkmış olan basımını okdudum. Bin küsür sayfaydı. Gerçi ön söz ve son sözleri saymazsak 900 sayfa falan oluyor. Doğrusu ön sözü atladım.ve tarih sıralaması olan kısımlar yer alıyor iletişim klasiklerinde. Dönemi aydınlatan bir kronolojik sıralama bunlar ancak ben bunu gereksiz bulup atladım. kitabın son bölümünde de 2 tane son söz bulnuyor. bunları da kitap bitiminden 2 gün sonra okuudum :)
Kitaba gelecek olursak Dostoyevskinin son ve eşsiz kitabı yine bir şaheser. Kötü bir yorum yapamam inanılmaz etlkileniyorum her Dostoyevski okuduğumda ama en başta da dediğim gibi en iyisi değil. Doğrusu ben farklı bir okuma bekliyordum daha çok kumar daha çok ahlaksızlıklar yer alacak diye.Çünkü belli bir edebi bilginliğinde olan biri için Karamazov denilince kafada şekillenmiştir duyumlarla, okumalarla. Ama öyle değilmiş. Ben Dostoyevskinin samimiyetine hayranım. Her kitabında aşırıya kaçmadan hastalıklı tiplerle karşılaştırıyor okuyucuyu. Karamazovluk da Oblomovluk gibi Rusyada yer edinmiş bir kavram. Aslında yazarın üçleme şeklinde çıkaracağı bir eserr olarak düşünülmüştür eleştirenler açısından. Evet eleştirileri okudğumda bunun gayet mantıklı olduğunu düşündüm ama ömür yetmemiş ne yazık ki. Aynı şeklide Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'u için de bu tarz eleştirler okumuştum.
Neyse efendim okumama gelecek olursa benim açımdan uzun bir okuma süreci oldu. Kitabın akıcılığından değil zamanım yoktu. Sürekli iş gezilerinden dolayı evden uzaktım doğrusu yanıma da bu tür her tür ağır kitapları da almam . Onun için evde bulunduğum zamanlarda okuyup bitirdim. Çok sevdim,kötü bile olsa severdim :)) Dmitri,İvan ve Alyoşa kardeşlerle ve onların babalarıyla tanışmak oldukça keyifliydi ama yetmedi doğrusu. Hepsinin ayrı bir hikayesi olmalıydı. Bunca sayfada bu kadar mı olay oldu şimdi dedim kitap bittiğinde :) Rusların kötü bir faaliyet gerçekleştiriken bile canımlı cicimli tavırlarına hep bitmişimdir. Dostoyevski yine çok güzel işlemişti bunu. Şimdi en sevdiğim yazarın tüm kitaplarını okumuş olunca ne yapacağım dedim :( Edebi incelemelere başlarım diyorum da yaz geldi . artık popüler, yazlık, sıcak havalara uygun sayfa çevirmede hız kazanacağım kitaplar gerekli. onun için klasiklere ara verip yeni çıkan popüler kitaplara dalma zamanı :)
herkese iyi okumalar :)
11 Mayıs 2015 Pazartesi
AGAFYA
Bloguma hep okuyup da beğendiğim kitaplar hakkında yazmışım. Bu sefer de beğenmediğim, bir an önce bitsin şu kitap dediğim kitap hakkında yazmak istedim :)
Arada hızlı okunan, fantastik veya aşk romanları okuyorum doğrusu. gerçi fantastik oluyor ağırlık çünkü pek aşk meşkle aram iyi değil :) pehh.. Neyse dolayısıyla Agafyayı da kitapyurdu.comdaki yorumlardan,internette kitap hakkında yazılanlara bakarak yine bir internet istesinden çok cüzi bir paraya satın aldım. Kitabın basımı oldukça kaliteli. kapağı olsun, sayfalarının kalınlığı ve gözü yormama cinsinden olması kalitesini konuşturuyor. Ancak okuma açısından hayal kırıklığıydı. Zamanıma acıdım.Kitapları da yarıda bırakmama huyumdan dolayı da bitirdim :( Kendi okuma rekorumu kırdım adeta :)
Neden böyle oldu derseniz karakterler bence çok basmakalıp, hastalıklı bir birey yaratayım demiş yazar ama o kadar basit geldi ki o karakterler bana ee yeter be kardeşim dedim gerçekten. Agafyanın ruhsal bunalımı, acı çektim acı çektireceğim durumu çok basit . Anton denilen adam da anlaşılmayan oturmamış bir karakter. Sonunda olan olaylar ise sadece komik geldi bana. Yazar kitabın sonunda Son Söz de yayınlamış, emeğine saygı duydum ama ben kalemini de, romanın kurgusunu da beğenmedim. 20. baskısını satın almışım , doğrusu bu kadar satmasına da şaşırdım :)
Neyse okuyacak olan arkadaşlara keyifli okumalar :)
Arada hızlı okunan, fantastik veya aşk romanları okuyorum doğrusu. gerçi fantastik oluyor ağırlık çünkü pek aşk meşkle aram iyi değil :) pehh.. Neyse dolayısıyla Agafyayı da kitapyurdu.comdaki yorumlardan,internette kitap hakkında yazılanlara bakarak yine bir internet istesinden çok cüzi bir paraya satın aldım. Kitabın basımı oldukça kaliteli. kapağı olsun, sayfalarının kalınlığı ve gözü yormama cinsinden olması kalitesini konuşturuyor. Ancak okuma açısından hayal kırıklığıydı. Zamanıma acıdım.Kitapları da yarıda bırakmama huyumdan dolayı da bitirdim :( Kendi okuma rekorumu kırdım adeta :)
Neden böyle oldu derseniz karakterler bence çok basmakalıp, hastalıklı bir birey yaratayım demiş yazar ama o kadar basit geldi ki o karakterler bana ee yeter be kardeşim dedim gerçekten. Agafyanın ruhsal bunalımı, acı çektim acı çektireceğim durumu çok basit . Anton denilen adam da anlaşılmayan oturmamış bir karakter. Sonunda olan olaylar ise sadece komik geldi bana. Yazar kitabın sonunda Son Söz de yayınlamış, emeğine saygı duydum ama ben kalemini de, romanın kurgusunu da beğenmedim. 20. baskısını satın almışım , doğrusu bu kadar satmasına da şaşırdım :)
Neyse okuyacak olan arkadaşlara keyifli okumalar :)
27 Nisan 2015 Pazartesi
KAYIP ROMANLAR / VEDAT TÜRKALİ
Geçen yıl hepsiburada.comdan uygun fiyatla bulup aldığım kitaptı. Sonra kitabı kontrol ederken bir baktım ki kitap tamamlanmamış cümleyle sonlanan bir sayfayla son buluyordu. Sayfa sayısına bakıp internette yazanla karşılaştırıyorum kitap eksik :) Sonrasında yayınevini arayıp durumu anlattım, hemen gönderin değiştirelim dediler. Düşündüm yayınevinin hatası sonuçta ama kargo parası ödeyeceklerdi şimdi bir sürü :) Onun için hemen iade ettim :) Sonrasında birçok kez karşılaştım kitapla geçende de sepetime kargo parası vermemek için almam geren kitap kontenjanıyla eklemiştim ve eksik olmayan sapasağlam kitabımla buluştum :)
Aman ne uzattım ha . aldın okudun işte kitabı anlatmaya başla hele dedim yazarken resmen :)
Doğrusu ilk Vedat Türkali kitabım oldu. Sadece bir kitabını biliyordum yazarın.Bir Gün Tek Başına biraz bilgi yarışması meraklısı da olduğumdan tüm yarışmalarda göreceğimiz kitap :) Neyse Kayıp Romanlar Dr. Nahit ile Esme'nin aşkını anlatıyor. Öyle salya sümük edecek tarzda bir aşk hikayesi değildi neyseki. Ne bileyim sevmiyorum o tarz kitapları :) Hep magazin dünyasında eleştirilere tutulan yaşlı-genç çift bizim aşıklar da. Düşündüm insan neye aşık olurdu. Kaşına gözüne dışında,kişiliğine, tavırlarına,konuşmasına,yaşayışına, görüşlerine, aykırılığına falan filanına. Yaş niye engel olsundu ki. Oluyordu işte. Hele o çevredeki seni eleştiren diller yok muydu onlar yeterdi böyle bir aşktan uzak durmana. Yok be aşk varsa onlar da kim oluyordu. Onlar anca konuşurlardı, yeni bir malzeme bulana kadar :) Kitap konusuyla,kurgusuyla ve yazılma tekniğiyle gayet iyiydi.Vedat Türkali'nin diğer bir romanı olan Güven'in de ismi sık sık geçiyor. Hatta romanın çıkış hikayesi de ordan başlıyor. Üllkemizin yegane sorunu da güzelce işlenmişti. Vedat Türkali de karakterlerden biriydi ve bölüm sonlarında Vedat Türkali aramıza katılıyordu. Doğrusu epey çabuk zamanda bitirdim kitabı, gayet akıcı bir okuma oldu benim açımdan. Böyle bir kitaba da ihtiyacım varmış onu anladım. Sonrasında Güven kitabını alayım dedim de biraz tuzlu geldi şimdilik kendime verdiğim sözü tutup yeni kitap almama adına edinmeyeceğim ama ilk alışverişimde alınacaklar arasında olacak. Vedat Türkaliyle daha nice sayfalar çevireceğimi düşünüyorum.
Herkese iyi okumalar şimdiden :)
Aman ne uzattım ha . aldın okudun işte kitabı anlatmaya başla hele dedim yazarken resmen :)
Doğrusu ilk Vedat Türkali kitabım oldu. Sadece bir kitabını biliyordum yazarın.Bir Gün Tek Başına biraz bilgi yarışması meraklısı da olduğumdan tüm yarışmalarda göreceğimiz kitap :) Neyse Kayıp Romanlar Dr. Nahit ile Esme'nin aşkını anlatıyor. Öyle salya sümük edecek tarzda bir aşk hikayesi değildi neyseki. Ne bileyim sevmiyorum o tarz kitapları :) Hep magazin dünyasında eleştirilere tutulan yaşlı-genç çift bizim aşıklar da. Düşündüm insan neye aşık olurdu. Kaşına gözüne dışında,kişiliğine, tavırlarına,konuşmasına,yaşayışına, görüşlerine, aykırılığına falan filanına. Yaş niye engel olsundu ki. Oluyordu işte. Hele o çevredeki seni eleştiren diller yok muydu onlar yeterdi böyle bir aşktan uzak durmana. Yok be aşk varsa onlar da kim oluyordu. Onlar anca konuşurlardı, yeni bir malzeme bulana kadar :) Kitap konusuyla,kurgusuyla ve yazılma tekniğiyle gayet iyiydi.Vedat Türkali'nin diğer bir romanı olan Güven'in de ismi sık sık geçiyor. Hatta romanın çıkış hikayesi de ordan başlıyor. Üllkemizin yegane sorunu da güzelce işlenmişti. Vedat Türkali de karakterlerden biriydi ve bölüm sonlarında Vedat Türkali aramıza katılıyordu. Doğrusu epey çabuk zamanda bitirdim kitabı, gayet akıcı bir okuma oldu benim açımdan. Böyle bir kitaba da ihtiyacım varmış onu anladım. Sonrasında Güven kitabını alayım dedim de biraz tuzlu geldi şimdilik kendime verdiğim sözü tutup yeni kitap almama adına edinmeyeceğim ama ilk alışverişimde alınacaklar arasında olacak. Vedat Türkaliyle daha nice sayfalar çevireceğimi düşünüyorum.
Herkese iyi okumalar şimdiden :)
15 Nisan 2015 Çarşamba
İNCE MEMED 1-2-3-4
Türk Edebiyatının en büyük yazarlarından Yaşar Kemal'i yakın bir zamanda kaybettik. Daha sonrasında çok büyük bir yazardı, şöyle güzel yazardı, şöyle Nobele aday gösterildi de gibi popüler kültüre ben de ucundan gireyim tasasını yaşayan insanların yazdıklarını gördüm. Hayır sen okumadın ki hiç ustanın kitaplarını, nerden biliyorsun büyük bir yazar olduğunu ? Anca yazarlar ölünce popüler oluyor zaten bu ülkede. Gerçi bilimde de öyle. Prof. Dr. Mustafa İnan'a ölümünden 4 yıl sonra üstün hizmet ödülü verenler de arkasından çok büyük bir bilimadamı dememişler miydi ?
Kitaba gelecek olursak benim bu eseri 2. okuyuşum. Ortaokulda dönem ödevi olarak okumuştum. Zorunlu olunca bir an önce bitsin de teslim edeyim şu ödevi mantığıyla zevkine varamadan okumuştum . İyi de nasıl öyle olmasın bir yandan LGS ( bizim zamanımızda bu isimle anılıyordu liselere giriş sınavı) bir yandan ergenlik, bir yanda da 2 bin küsur sayfalık kitap :)
Bu okuyuşuma gelecek olursak 2006 özel basımımı bu sefer kütüphaneme ekledim. Öncelikle içeriğinden bahsedelim. YKY'den çıkan özel kutulu, ciltli bir 50. yılının şerefine basılmış, gerçekten hakkını veren bir set . Turuncu cilt, sayfaların inceliği ve göz yormaz kalitesi, boyutu olsun çok para verdim ama değermiş dedirtiyor :) ben dedim :)
İnce Memed Cumhuriyetin ilk yıllarında Çukurova'da geçiyor. Memedin köy ağasını öldürmesi sonucu dağa eşkiya olarak çıkmasıyla başlıyor. Başkaldırı haksızlıklara karşı olarak başlıyor. Çukurova'nın toprağını, insanını öyle bir anlatıyor ki insan o yerleri , o Çukurova insanını ne kadar size uzak olsa da yakınınızda hissediyorsunuz. Bunu yaşamak tabi benim için daha kolay oldu. Anlattığı tüm mekanları gezdim biliyorum. Ama hiç bilmeyen bir insan bile o yerleri hissedecektir bu tasvirler soucunda. Çukurova'nın bereketli topraklarının asıl sahiplerinin haksızlığa karşı cesaretli bir kahramanı olan İnce Memedi nasıl efsaneleştirerek onu koruduklarını okuyoruz.
İnce Memed haksızlığa karşı gelerek köy ağasını öldürüyor ve dağa çıkıyor.Ama bu düzen hemen bir ağa öldürmekle sona mı erecek. Daha da kötüsü geliyor köylün
n başına. Yeri geliyor Memedi koruduğu için candarmalarca işkence edilip öldürülüyor köylüler. Ama umut onlar için İnce Memed olduğundan susuyorlar, saklıyorlar.
İnce Memed iyice tahlil edilmesi gereken büyük bir başyapıt gerçekten. Türk insanını, edebiyatımızı çok iyi yansıtıyor. hala da okumayan varsa bir sonraki seçiminiz bu başyapıt olsun derim. Memedle, Hürü Anayla, Topal Aliyle , Seyranla bir an önce tanışıp Çukurovanın o bereketli topraklarına, bir zamanlar eşkiya saklayan dağlarına, yarrpuz, püren kokulu ovalarında bir gezenti yapın :)
Keyifli okumalar
Kitaba gelecek olursak benim bu eseri 2. okuyuşum. Ortaokulda dönem ödevi olarak okumuştum. Zorunlu olunca bir an önce bitsin de teslim edeyim şu ödevi mantığıyla zevkine varamadan okumuştum . İyi de nasıl öyle olmasın bir yandan LGS ( bizim zamanımızda bu isimle anılıyordu liselere giriş sınavı) bir yandan ergenlik, bir yanda da 2 bin küsur sayfalık kitap :)
Bu okuyuşuma gelecek olursak 2006 özel basımımı bu sefer kütüphaneme ekledim. Öncelikle içeriğinden bahsedelim. YKY'den çıkan özel kutulu, ciltli bir 50. yılının şerefine basılmış, gerçekten hakkını veren bir set . Turuncu cilt, sayfaların inceliği ve göz yormaz kalitesi, boyutu olsun çok para verdim ama değermiş dedirtiyor :) ben dedim :)
İnce Memed Cumhuriyetin ilk yıllarında Çukurova'da geçiyor. Memedin köy ağasını öldürmesi sonucu dağa eşkiya olarak çıkmasıyla başlıyor. Başkaldırı haksızlıklara karşı olarak başlıyor. Çukurova'nın toprağını, insanını öyle bir anlatıyor ki insan o yerleri , o Çukurova insanını ne kadar size uzak olsa da yakınınızda hissediyorsunuz. Bunu yaşamak tabi benim için daha kolay oldu. Anlattığı tüm mekanları gezdim biliyorum. Ama hiç bilmeyen bir insan bile o yerleri hissedecektir bu tasvirler soucunda. Çukurova'nın bereketli topraklarının asıl sahiplerinin haksızlığa karşı cesaretli bir kahramanı olan İnce Memedi nasıl efsaneleştirerek onu koruduklarını okuyoruz.
İnce Memed haksızlığa karşı gelerek köy ağasını öldürüyor ve dağa çıkıyor.Ama bu düzen hemen bir ağa öldürmekle sona mı erecek. Daha da kötüsü geliyor köylün
n başına. Yeri geliyor Memedi koruduğu için candarmalarca işkence edilip öldürülüyor köylüler. Ama umut onlar için İnce Memed olduğundan susuyorlar, saklıyorlar.
İnce Memed iyice tahlil edilmesi gereken büyük bir başyapıt gerçekten. Türk insanını, edebiyatımızı çok iyi yansıtıyor. hala da okumayan varsa bir sonraki seçiminiz bu başyapıt olsun derim. Memedle, Hürü Anayla, Topal Aliyle , Seyranla bir an önce tanışıp Çukurovanın o bereketli topraklarına, bir zamanlar eşkiya saklayan dağlarına, yarrpuz, püren kokulu ovalarında bir gezenti yapın :)
Keyifli okumalar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)